6 Eylül 2016 Salı

Kazanan Fatih Terim Oldu


  Euro2016 Göstedi Ki;


   Milli Takımımız çok sancılı başlanan Euro 2016 grup maçlarının son bölümünde harika bir takım ruhu ortaya koyarak maçlarını kazanmasınıbilip, Kazakistan'ın Letonya karşısındaki İslambek Kuat ayağından gelen süpriz galibiyeti ve İzlanda maçının son dakikalarında Selçuk İnan'ın ayağından gelen harika frikik golü grupları en iyi üçüncü olarak tamamlamızı ve ilk kez 24 takımla düzenlenecek olan Euro2016'ya direkt katılma hakkı kazanmamızı sağlamıştı. Fransa yolculuğu başlamadan önce Türkiye'de reklam şirketlerininde büyük katkısıyla harika bir ruh oluşmuş, Euro2008'de gelen Avrupa 3.lüğünün bir yenisinin hatta daha iyiyi bir derecenin geleceğine inandırılmıştık. Medya dahi olumsuz bir şeylerden bahsedip bu havayı bozmamak için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Fakat oyuncuların turnuvanın hazırlık maçlarında başlayan ve Hırvatistan maçında zirveye çıkan ruhsuzlukları, mücadeleden kaçan futbolları, isteksizlikleri kadro seçim hataları... bize gösterdiki bizdeki inanç ne oyuncularda ne Fatih Terim'de vardı. Ardı ardına gelen iki mağlubiyet sonrası medya milli takım oyuncuları ve Fatih Terim'i topun ağzına koymuş; içeride yaşananları, prim skandalını, tecrübeliler ile gençler arasındaki kopukluğu çarşaf çarşaf yayınlamaya başlamıştı. Bu haberlerin büyük etkisi olacak ki Çek Cumhuriyeti maçında bambaşka bir Milli Takım vardı. Galibiyetin yanında gösterilen istek bizleri memnun etti. Daha oynanmamış maçlarında olması nedeniyle şansımız devam ediyor olması oyunculara aşırı öz güven vermiş olacak ki; röportaja gelen medyadan ve halktan hesap soruyor, medyayı yalancılıkla suçluyor, bize sormadan yazdınız diyor ilk iki maçta gösterilen rezil futbolu saklamaya çalışıyorlardı. Futbolcular öyle duygulu konuşuyor, öyle şovlar yapıyorlardı ki yaptığımız eleştirilerden dolayı kendimizden utandık. 
 









Ardından İtalya'nın İrlandaya yenilmesiyle elendik. Biz  Fransa dönüşü futbolcular ve Fatih Terim'den turnuva değerlendirmesi ve ortaya atılan skandalların açıklanmasını beklerken; oyuncular daha Fransa'da dağılmış, takım halinde İstanbul'a dönmeye dahi tenezzül etmemiş tatil beldelerine koşmuşlardı. Atatürk Havalimanı'ndan çıkan tek isim Selçuk İnan olmuş oda sorulara cevap vermemişti. Bu süre zarfında Mili Takım tartışmaları sürüyor, Terim'in istifa ihtimali üzerinde duruluyordu.

   Aradan 1,5 2 ay geçti ve Milli Takımımız yeni bir turnuvaya yelken açtı ''2018 Dünya Kupası''. Hırvatistan, İzlanda, Ukrayna, Finlandiya ve sonradan eklenen Kosovayla birlikte sert bir grupta yer alıyoruz. Yıllardır süren her takımın birbirini yenebileceği grup tanımlamasının adeta somutlaşmış hali hakim gruba. Gruptan sadece 1. takımın direkt katılacağı ve 2. takımlarında play off oynayacağı turnuvada şansımız yüksek olduğunu söylemek çok güç. Hatta %10'larda.
   Turnuvanın ilk maçı Hırvatistan ile yani güç dengeleri açısından en güçlü rakibiple oynayacaktık. Kadro seçimleri açıklandı ve Euro2016'da eleştiri konusu olan ve skandalda başrol oynayan Arda, Burak, Caner, Gökhan, Selçuk kadro dışı kaldı. Basın toplantısında Fatih Terim susarak öyle açıklamalar yaptı ki gazetecilere siz turnuvada yazılanları eksik yazmışsınız daha büyük olaylar yaşandı imajı çizdi. Bu basın toplatısı bize Euro2016 sonrası medyaya ahlak dersi verenlerin aslında timsah göz yaşları ardına saklandıklarını, onlara çokta güvenmememiz gerektiğini gösterdi (Bu algıyı oyuncular kendi oluşturdu).  

  Başladığımız Gibi Bitsin


   Dün sabah itibariyle her kanal Milli Takımımızın ve Hırvatistan'ın muhtemel 11'lerini yazmaya başlamıştı. Burada gözümüze çarpan büyük bir ayrıntı vardı: Kanallardaki Hırvatistan kadrosu aynı Türkiye kadrosu ise kanaldan kanala farklıydı. Yani biz Hırvatistan'ı Türkiye'den daha iyi tanıyorduk yada nasıl oynayacağını biliyorduk. 20.45 itibariyle Milli Takım kadroları açıklandı ve gördük ki Terim çok daha farklı düşünüyor. 
   Maça kesicilik özelliği yüksek ve orta sahada top yapmayı engellemeye çalışan bir oyun kurgusuyla çıktık. Defansif bir oyun oynayacaktık. Gol yollarında sadece iki silahımız vardı; Emre Morla kontra atak, Hakan Çalhanoğluyla duran top. Maçın 40 dakikası istediğimiz gibi gitti, Hırvatistan' top yapma imkanı verdik ama tehlikeli bölgeye çok fazla sokmadık, girenleri de direklerle bertaraf ettik. 42. dakikada İsmail'in yaptığı saçma sapan bir hareket nedeniyle Hırvatistan penaltı kazandı, Rakitic'in vuruşuylad öne geçti. Golün hemen ardından kazandığımız frikikte Hakan Çalhanoğlu barajada çarpan topu ağlara gönderdi ve devreyi 1-1 eşitlikle tamamlamamızı sağladı. İkinci yarıda Volkan Babacan, Mehmet Topal ve Okay Yokuşlu'nun gösterdikleri performansla maçın beraberlikle sonuçlanmasını sağladılar.   
   Maç öncesi bize bu zorlu deplasmandan 1 puan verelim sahaya çıkmayın deseler inancıma göre kabul etmeyecek kişi yoktur. Bu nedenle alınan sonuç beni fazlasıyla memnun etti. Çok iyi bir futbol saha yansıtamasakta, Terim'in maç öncesi ve içindeki  isteklerinin tamamına yakınını oyuncular yerine getirdi. Genç olmalarınında katkısıyla maçı içindeki sistem değişikliklerine ayak uydurmakta zorlanmadılar. Bunun yanında grubumuzdaki diğer maçlarında berabere bitmesi en çok bize yaradı.  Turnuvaya iyi başladık diyebiliriz.
   Dünün en çok kazananı ise Fatih Terim oldu. Seçtiği kadroyla eleştirilen Terim seçmediği oyuncularada küçük bir göz dağı vermiş oldu.





 
  Hakem Notu:
 Polanyalı Szymon Marciniak ve yardımcıları performanslarıyla son dönemdeki en iyi hakem performanlarından birini izlettiler. Verdikleri karaların yanında oyun akışı yönetimleri beni çok memnun etti. Penaltı kararı kesinlikle doğruydu. Tabi maçın seyircisiz olması ve bizim defansif futbolumuz ne kadar etkili oldu bilemeyiz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder